Değirmenci Konak

Değirmenci Konak Hakkında

Barış, Cambaz Sk. No.27, 78600 Safranbolu/Karabük

Firma Açıklaması

Her mekanı diğerlerinden farklı kılan, mimari özelliklerinin yanında  ona kimlik ve kişilik kazandıran olmazsa olmaz değerler;  binlerce yılda oluşmuş, tarihin derinliklerinden süzülüp gelen yaşanmışlıklar, sevinçler, hüzünler ve ayrılıklar  ile ona kişilik kazandıran öykülerdir! İçlerinde  bunlardan izler taşımadığı  yada bu izler silindiği zaman yapılar kimlik kazanmazlar!
   Değirmenci Konak 1800’lü yılların ikinci yarısında Türk ve Rum  ustalar tarafından  özenle yapılmış , Unesco Dünya mirası  tescilli bir kültür varlığı.   Restorasyon sürecinde   mübadeleye kadar  şehrin zanaat erbabından önemli bir kısmını oluşturan    2700 Rum hemşehrimizin  Birinci Dünya Savaşından sonraki Mübadele yıllarında Yunanistan’ın muhtelif kentlerine göç ettiklerini öğrendik.  Bu nüfus değişimi sonucu Yunanistan’a giden hemşehrilerimizin  üçüncü-dördüncü kuşak torunlarının yaşadığı  Selanik, Atina, Gianitsa, Edessa…. şehirlerine  yaptığımız ziyaretlerde daima dostça ve sevgiyle  karşılandığımızı ifade etmek isteriz. Safranbolu’dan hüzünle ayrıldıkları  1926 yılına   kadar  değirmencilik ve kerestecilik ile iştigal eden Testempasis ailesine ait olan konak daha sonra  üç defa el değiştirip üzerine birde  yangın tehlikesi atlatmış, sağı solu örselenip, hayatı araba garajı olarak bile kullanıldıktan sonra  terk edilmiş, tamamen çökmek üzereyken  2003 yılında  ailemizce satın alınmıştır . Başta  sevgili  Servet Hanım  ve aile bireylerinin   desteğiyle   kültürel miraslarımızı  gelecek kuşaklara  sağlıklı olarak emanet bırakmak  amacıyla konak ve müştemilatı yaklaşık 3 yıl süren zorlu bir restorasyondan sonra koruma altına alınmış ve dünya mirasına kazandırılmıştır.
   Değirmenci Konak, bilinen otel yada pansiyon kalıplarının dışına çıkarak, yaşayan bir  fotoğraf müzesi ve kültür evi fonksiyonu taşımak,  geçmişte yaşanan anıları objektif bir şekilde kayıt altına almak  ve aile birikimlerinin gelecek kuşaklara sağlıklı bir şekilde aktarılması ,  hepsinden önemlisi gelecek kuşaklara şiddetin yerine  sevginin egemen olduğu bir dünya bırakmak misyonlarını  üstlenmiştir.
   Deymenci,  Unesco dünya mirasını oluşturan kültür varlıklarından birisi olmasına rağmen  beş yıldızlı otellerde bulamayacağınız; duvarlarındaki  taşların ışıltısını, tavanlarında sarıçamın kokusunu, günçardağı ve pencerelerinden gökyüzünün maviliğini,  Safranbolu’nun masalımsı dokusuyla birlikte  ,   aile yadigarı antikalar ve  eşyalarıyla kendi kullandığımız 1960’lı yıllardan başlayarak oluşturduğumuz  250 kadar antika fotoğraf makinesi ve fotoğraf arşiviyle,   akustik piyanosuyla her şeyden önemlisi   kendine özgü kültürüyle  sunan,  içinde bizden izler  taşıyan, yaşama sevinci veren  bir “ Müze Konak ”.
   Tarihten gelen bu soylu mirasın yanında  birbirinden farklı şekilde dizayn edilmiş ve her birinin  farklı öyküleri  olan  günlük yaşamın geçtiği Hayatı, 7 Odası , 2 Sofası, 1 sekisi,  Ahır Gayfesi, Değirmen Mahzeni, Günçardağı, geniş ve görkemli bahçesiyle konuklarına modern dünyanın olanaklarını da sunmak arzusunda…
   Safranbolu’nun tam merkezinde, müze kentin gizemli sokaklarından birinde   konumlanmış. Değirmenci Konağın önceliği daha çok kazanıp daha çok tüketmek  olmasa gerek!, gelecek kuşaklara daha az örselenip, daha az kirlenmiş,  daha çok korunmuş,   kavga  kültürü yerine sevginin egemen olduğu daha güzel ve yaşanılası bir dünya bırakmak!

 Dışarıdan bakıldığında hepsi birbirine benzeyen Konakları tanıyabilmek için  içlerine girip farklı dünyaları, aile kültürlerini , gelenek ve göreneklerini  görüp yaşamak ve keşfetmek gerekir!
   Konağımız Kültür varlığı olarak tescilli, yaklaşık 160 yaşında bir tarihi eser olmasına rağmen odaları farklı  konseptte dekore edilerek    modern banyosu ve ergonomik yataklarıyla her biri diğerinden  bağımsız olarak ihtiyaçları karşılayacak birer yaşam alanı haline dönüştürülmüştür.  Konağın kimliğini bozup pansiyona dönüştürmemek için  sofalar ve eyvanları olduğu gibi korunmuş , oda ilave edilmemiştir. Odaların her birinin ayrı bir öyküsü ve bu öyküye uygun   eski ustalar tarafından yapılmış tavan süsleri, her biri  40 ila 100  yıllık çeyizlerden derlenmiş perde işleri, koleksiyonları  bulunmaktadır.
   Restorasyon ilkelerinin ve Anıtlar Bölge Kurulu’nun  izin verdiği ölçüde  her odaya ankastra ürünlerle dizayn edilmiş, içinde  lavabosu, klozeti,  duşu, saç kurutma makinesi, havlupanı ve diğer gereçleriyle  minik  birer banyo  konulmuştur.
   Zamanın tahribatıyla bozulan Erkenez Sofanın tavan göbeği için sadece bir odadan çıkan eski tahtalardan 3.000 adet çıta kullanılmıştır.  Dekorasyonda büyük ölçüde aile yadigarı antikalar ve kendi el emeğimiz-göz nurumuz olan fotoğraflar, resimler, el işleri  kullanılmaya özen gösterilmiştir.  Döşenen taşından, yatağından yorganına, halısından perdesine kadar el emeği ve göz nuruyla- lonca geleneği gözetilerek- nakış nakış işlenmiştir.
   Zemin katta bulunan dubleks taş odamız “Göztepe tümülüsüne” yerden aydınlatılan,  tamamen kesme taşlardan yapılan bir dehlizle girilmektedir. Dehliz ve taş odanın duvarlarındaki binlerce doğal kesme taş temizlenerek orijinal haliyle korunmuştur. Burada kullanılan elbise dolabı ve atlas yatak örtüsü yaklaşık bir asırlıktır.  Bahçe duvarları dahil tüm taş mekanlar temizlenip gizli derz uygulaması yapılarak olduğu gibi korunmuştur. Konağın müştemilatına katı yakıtlı kazan konularak merkezi kalorifer sistemi kurulmuştur.
   Hayatta yer alan orijinal keşkek fırınında dilerseniz  özel günlerde birlikte keşkek ve çörek yapmayı deneyebiliriz. Islak zeminlere  Hadrianapolis Antik kentinde de kullanılan Eskipazar traverteni döşenmiş, Pahnalar ve Şaraphane (Beş parça kesme taşın birleşimiyle oluşturulmuş üzüm çiğneme havuzu)  bölümleri   koleksiyonların sergilendiği küçük müze bölümleri olarak  düzenlenmiştir.
   Orta Kat sofaya restorasyon süreçlerini gönüllü olarak  yani  bila bedel !  titizlikle  refakat eden, her aşamada bize destek olan İnşaat Mühendisi dostumuz Hüseyin YILDIZ beyin soyadı  verilmiş, en üst kattak Sofaya sevgili gelinimizin Kahraman Maraş Kalesi yakınındaki bir konakta (İçinde kervanların ağırlandığı bu şaheser konak 1981 yılında yol genişletme çalışması esnasındaki yıkıma kurban gitmiştir!)  oturan   ailesinin soyadı  olan “ERKENEZ “ verilmiştir.  Konağın ilk  sahiplerinin hayatta olan en yaşlı aile bireyi olan FANNİ teyzenin ismi  ise  tarihe duyulan saygı ifadesi olarak geldiğinde konuk olduğu odaya verilmiştir.
   Hülya Oda Cambaz Sokağa bakmaktadır, dışarıdaki tarihi doku ve gökyüzünü seyredebileceğiniz minik bir  sofası ile bütün sokağı görebileceğiniz pencereleri  bulunmaktadır.
   Yasemin Oda (Gelin Odası), Fanni Oda,     Maria  ve Sema Odaların pencereleri ve Günçardaktan keyifli gündoğumları ile Safranbolu’nun içinden geçen kanyonlar, Hükümet konağı,  Saat Kulesi, Akçasu, Tabakhane ve Eski Çarşı semtleri panoramik olarak izlenebilmektedir.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İletişim
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Karabük Gündem Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin